-
1 kuyruk
хвост (м)* * *озвонч. -ğu1) хвост тж. перен.kuyruğunu oynatmak — виля́ть хвосто́м
kuyruk yüzgeci — хвостово́й плавни́к
gelinliğin kuyruğu — шлейф пла́тья неве́сты
falanca kuyruğu ile beraber geliyor — тако́й-то идёт со свои́м хвосто́м (напр. со своей семьёй, приятелями)
uçağın kuyruğu — хвостова́я часть самолёта
2) курдю́кkuyruk yağı — курдю́чное са́ло
3) о́чередь, хвост разг.kuyrukta beklemek — стоя́ть в о́череди
kuyruğa girmek — станови́ться в о́чередь
kuyruk olmak — образова́ться о́череди
kuyruk yapmak — образова́ть о́чередь
ekmek kuyruğu — о́чередь за хле́бом
••- kuyruk çekmek
- kuyruğu kapana kısılmak
- kuyruğunu kısmak
- kuyruğunu kıstırmak
- kuyruk sallamak
- kuyruğunu tava sapına çevirmek
- kuyruğuna teneke bağlamak
- kuyruğu titretmek
См. также в других словарях:
kuyruk olmak — arka arkaya dizilmek, sıralanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuyruk — is., ğu 1) Hayvanların çoğunda, gövdenin sonunda bulunan, omurganın uzantısı olan uzun ve esnek organ 2) Bu organa benzeyen uzantı Uçağın kuyruğu. Gelinliğin kuyruğu. 3) Kuşlarda gövdenin sonunda bulunan tüy demeti 4) Koyunun bazı türlerinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıl — is. 1) Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı 2) Keçi tüyü 3) sf. Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan Kıl kilim. Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek. H. Türküsü 4) sf … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırk — is. 1) Otuz dokuzdan sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 40, XL rakamlarının adı 3) sf., mat. Dört kere on, otuz dokuzdan bir artık Birleşik Sözler Kırkağaç kavunu kırkambar kırkayak kırk basması kırkbayır … Çağatay Osmanlı Sözlük